Sinop'taki Balatlar Kilisesi'nde sürdürülen arkeolojik kazılar sırasında, üzerinde Yunan alfabesiyle "Hacı Dimitrakis" yazılı bir kafatası bulundu. Bu keşif, Türkiye'de şimdiye kadar rastlanmamış bir örnek olarak büyük ilgi uyandırdı. Ortaya çıkan bulgulara göre, bu kafatası, Kudüs'e gidip gelen Ortodoks bir din adamına ait ve yapılan incelemelerde kafatasında bir tümör tespit edildi.
Balatlar Kilisesi'nde Prof. Dr. Gülgün Köroğlu'nun başkanlığında yürütülen kazılarda, kilisenin kemiklik olarak değerlendirilen bölümünde bulunan bu kafatası, Anadolu'da benzeri olmayan bir örnek olarak tanımlanıyor. Hitit Üniversitesi Radyoloji Bölümü'nde gerçekleştirilen üç boyutlu tomografi incelemelerinde, kafatasının Hacı Dimitrakis adında bir Ortodoks din adamına ait olduğu belirlendi. Aynı incelemede, kafatasında iyi huylu bir tümör bulundu.
Bu yazıtlı kafatası, Anadolu'daki kadim kafatası kültünün en geç ve ilginç örneklerinden biri olarak dikkat çekiyor. Kültürlerin binlerce yıl boyunca şekil değiştirerek devam ettiğini gösteren bu bulgu, arkeoloji dünyasında büyük bir yankı uyandırdı.
Hitit Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Antropoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Mustafa Tolga Çırak, bu kafatasının Türkiye'de ilk kez bulunduğunu belirterek, yazıtlı kafatasının Anadolu'da bir ilk olduğunu vurguladı. Çırak, kafatasının üzerinde yer alan "Hacı Dimitrakis" yazısının, kişinin Kudüs'e gidip hacı olmuş bir Ortodoks din adamına ait olduğunu gösterdiğini açıkladı. Ayrıca, kafatasında simetrik bozukluklar ve kemik incelmesi gibi patolojik bulgular da tespit edildi.
Bu ritüelin Anadolu'da daha önce görülmediğini belirten Çırak, Yunanistan ve Mısır'da benzer örneklerin bulunduğunu, ancak Anadolu'da ilk kez böyle bir bulguya rastlandığını ifade etti. Yazıtlı kafatasının, Ortodoks ölü gömme geleneklerinin önemli bir parçası olduğunu ve kafatasına isim yazma geleneğinin bu toplumlarda önemli bir yer tuttuğunu ekledi.
Kazılarda elde edilen bulgular, bu ritüelin Neolitik dönemden beri var olduğunu ve Ortodoks kültüründe bir yer bulduğunu ortaya koyuyor. Kafatasının 19. yüzyıla ait olduğu tespit edilirken, yanında bulunan arkeolojik objeler de bu tarihlendirmeyi destekliyor.
Kaynak: arkeolojikhaber