Hattuşa (Boğazköy)
Hattuşa, Hitit İmparatorluğu'nun başkentidir. Günümüzde Çorum ilinin Boğazkale ilçesinde yer almaktadır. Hattuşa'nın keşfi, 19. yüzyılın sonlarında gerçekleşmiştir.
Fransız Gezgin Charles Texier tarafından 1834 yılında keşfedilmiştir. 1906 yılında başlayan kazılar sonucunda buradaki yerleşimin MÖ 2. bin yılında Anadolu ve kuzey Suriye’de hâkimiyet kuran Hitit Devleti’nin başkenti olduğu anlaşılmıştır.
1834 yılında Fransız araştırmacı Charles Texier, Boğazkale'nin yakınındaki Alacahöyük'ü ziyaret etmiş ve bu bölgede Hitit kalıntılarının var olduğunu fark etmiştir. 1893- 1894 yıllaında Ernest Chantre’nin birkaç sondaj çalışması yapmasına ve ilk çivi yazılı tabletleri yayınlamasına kadarki dönemde pek çok bilim insanı ve gezgin Hattuşa’yı ziyaret etmiştir. O dönem Müze-i Humayun’un (günümüzde İstanbul Arkeoloji Müzeleri) müdürü olan Osman Hamdi Bey, 1906 yılında müze adına Makridi’nin sorumluluğunda Boğazköy kazılarını başlatmış, dönemin çivi yazısı uzmanlarından Assiriyolog Hugo Winckler’i de kazı heyetine almış, yapılan çalışmalar sonrası kentin Hititlerin başkenti Hattuşa olduğunu tespit edilmiştir.
1931 – 1939 yılları arasında ve İkinci Dünya Savaşı sırasında kazı çalışmalarına ara verilmiş, 1952 yılında Alman Arkeoloji Enstitüsü tarafından tekrar başlatılan kazılar günümüze kadar kesintisiz olarak devam etmiştir. Kazı çalışmaları bugün Prof. Dr. Andreas Schachner başkanlığında devam etmektedir.
İlk sahipleri olan Hattiler tarafından “Hattuş” olarak adlandırılan kent, Hitit egemenliğine geçtikten sonra “Hattuşa” adını almıştır. Hattiler, bölgenin yerlileridir. MÖ 1700’lerde Kuşşara kentinin kralı Anitta tarafından alınan Hattuşa, yine Anitta tarafından yıkılmıştır. Yazılı kaynaklara göre Anitta ilk Hitit kralıdır. Yaklaşık yüz yıl kadar sonra kent, I. Hattuşili tarafından tekrar kurularak 400 yıldan uzun bir süre hüküm sürecek olan bir uygarlığın başkenti haline getirilmiştir.
Yapılan kazı çalışmaları sonucunda kentteki ilk yerleşim izleri, MÖ 6. Bine (Geç Neolitik-Erken Kalkolitik Çağ) kadar inmektedir. Kesintisiz yerleşimin başlaması ise, MÖ 3. Binin (Eski Tunç Çağı) sonlarına doğru olmuştur.
Hitit İmparatorluğu’nun MÖ 1200 yıllarından hemen sonra yıkılmasıyla, Anadolu Tunç Çağları da sona ermiştir. Bununla beraber, Hattuşa şehrinin arazisinin yerleşim tarihi devam etmiştir.
MÖ 12. yüzyılın başlarında, Erken Demir Çağı’na tarihlenen yeni yerleşme, Frig etkilerini yansıtan bir yerleşime dönüşmüş, büyümeye başlaması ancak MÖ 8. yüzyılda gerçekleşmiştir. Bölgedeki yerleşim, Pers döneminde de devam etmiştir. Hellen, Galat, Roma ve Bizans uygarlıklarına ait yerleşim izleri de görülmektedir. Bir Türkmen aşiretinin 16. yüzyılda buraya yerleşmesiyle, bugünkü Boğazkale kurulmuştur. Eski adı Boğazköy olan yerleşme, Hititlerin başkentine de yeni adını vermiştir.
Hattuşa, Hitit İmparatorluğu döneminde büyük bir şehir olarak inşa edilmiştir. Kent, bu dönemde muazzam bir sur duvarıyla çevrilidir ve saray, tapınak, anıtlar ve yeraltı tünelleri gibi yapıları barındırmaktadır. Hattuşa aynı zamanda Hitit İmparatorluğu'nun yönetim merkeziydi ve imparatorluğun siyasi, dini ve kültürel faaliyetlerinin merkezi konumundaydı.
Günümüzde görülebilen ve büyük çoğunluğu Büyük Hitit Kralı IV. Tudhaliya dönemine ait olan kalıntılar arasında ise tapınaklar, kraliyet konutları ve surlar bulunmaktadır.
Hattuşa'nın keşfi, Hitit İmparatorluğu'nun tarihini ve kültürünü anlamamız açısından büyük bir öneme sahiptir. Kazılar, birçok Hitit tabletinin bulunmasını sağlamış ve bu tabletler Hitit yazısıyla yazılmış en eski metinler arasında yer almaktadır. Bu tabletler, Hitit İmparatorluğu'nun yönetim yapısını, siyasi ilişkilerini ve dini inançlarını anlamamızı sağlamıştır.
Hitit döneminde etrafı 6 kilometrelik surlarla çevrilmiş olan kentte bulunan çivi yazılı tablet arşivleri de 1986 yılında kentin tamamı ile birlikte UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yerini almıştır. Bu tabletlerde “Bin Tanrılı Şehir” olarak söz edilen Hattuşa’da bugüne kadar saray ve tapınaklar, binlerce tablet, pek çoğu günümüze kadar oldukça sağlam durumda gelmiş olan anıtsal kapılar (Aslanlı Kapı, Kral Kapısı, Yer Kapı), kralların yaşadığı Büyükkale Saray Kompleksi, Aşağı Şehir’de ülkenin baş tanrısı olan Fırtına Tanrısı Teşup ile Arinna’nın Güneş Tanrıçası’na adanmış Büyük Tapınak, Hitit Büyük Kralı II. Şuppiluliuma’nın yaptığı işleri anlatan yazıtın bulunduğu Hiyeroglifli Oda, devasa boyutlarda tahıl ambarları, kısmen silinmiş Hititlere ait en uzun hiyeroglif yazıyı içeren Nişantepe Yazıtı gibi çok sayıda yapı açığa çıkarılmıştır. 2007 yılında tamamlanan sur duvarı canlandırması, döneme ait kil yapı tarzıyla türünün nadir örneklerinden biridir.
Bugün Hattuşa, UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer almaktadır ve turistler tarafından ziyaret edilebilen bir arkeolojik sit alanıdır.
Hattuşa'da gerçekleştirilen arkeolojik kazılar, Hitit İmparatorluğu'nun ve Anadolu'nun tarihini anlamamız için büyük bir öneme sahiptir.
Kaynak: Çorum İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü
Görsel Kaynak: Türkiye Kültür Portalı
Arkeolojiye dair daha fazla içerik için Arkhe Arkeoloji Dergisi ve Arkhe Kitap bölümlerini ziyaret etmeyi unutmayın.