Çemberlitaş: İstanbul’un 1700 Yıllık Anıtsal Sütunu
İstanbul’un Tarihi Yarımada'sındaki yedi tepeden birinde yer alan ve yaklaşık 1700 yıldır ayakta duran Çemberlitaş sütunu, her gün yerli ve yabancı pek çok kişinin önünden geçtiği tarihi bir yapı olarak dikkat çekiyor.
Çemberlitaş, yapıldığı dönemde Büyük Konstantinos Forumu'nun merkezinde yer alıyordu ve günümüzde bu forumdan geriye kalan tek eser olarak varlığını sürdürüyor. Bizans İmparatorluğu döneminde büyük öneme sahip olan sütun, Osmanlı İmparatorluğu döneminde de değerini yitirmedi ve çeşitli onarımlar geçirdi.
Çemberlitaş üzerine akademik çalışmalar yapan arkeolog Murat Sav, Anadolu Ajansı muhabirine verdiği röportajda İstanbul’un tarihine ve Çemberlitaş’ın önemine vurgu yaptı. Sav, "İstanbul’un dünyaya hükmettiği dönemlerde kentin odak noktalarından biri olan Çemberlitaş, İmparator Büyük Konstantinos tarafından 320'li yıllarda şehrin merkez meydanı olan Forum Konstantin’in ortasına dikilmiştir," dedi.
Sav, Çemberlitaş’ın yapıldığı dönemde insanların sütunun etrafında toplanarak heykeli onurlandırmak için dans ettiklerini ve pandomim gösterileri düzenlediklerini belirtti. Bu tür etkinliklerin pagan dönemde başladığını ve Hristiyanlık döneminde de farklı biçimlerde devam ettiğini ifade etti.
Sütunun olağanüstü özellikler taşıyan porfir taşından yapıldığını söyleyen Sav, "Çemberlitaş, eski Roma'da Apollon’un heykelini taşıyan bir sütundu. Konstantinos, bu heykeli kendi heykeli olarak lanse etti ve başında 7 ışından oluşan bir taç vardı," diye ekledi.
Meydanın deniz tarafında büyük bir sosyal yapı olan ninfayun’un bulunduğunu belirten Sav, burada düğün törenleri düzenlendiğini ve bu yapının önünde bir havuz ve üç katmanlı bir sütun düzeni olduğunu anlattı. Ayrıca meydanın doğu ve batı taraflarının kentin anıtsal tören yolu olan Mese’ye açıldığını ve meydanın yaklaşık olarak dairesel bir forma sahip olduğunu söyledi.
Çemberlitaş’ın dokuz kasnaktan oluştuğunu ve bugün altı kasnağının kaldığını belirten Sav, "1105-1106 yıllarında İstanbul’un meşhur lodos fırtınası sırasında sütunun üst kısmı devrildi ve Konstantinos’a atfedilen şapeli yok etti," dedi. İmparator Manuil tarafından 12. yüzyılda sütuna beyaz mermerden bir baş taban yapıldığını ve üzerine bir haç konulduğunu da ekledi.
Sütunun altına konulan kutsal emanetlerle ilgili bilgilerin tarihçi Sokrates Skolastikus’un kitabında yer aldığını belirten Sav, "Konstantinos’un annesi Helena, Kudüs ziyaretinde keşfettiği kutsal emanetleri gümüş bir sandık içinde kente gönderdi ve sütunun temel kotunda yapılan bir odanın içine yerleştirdi," dedi.
Osmanlı döneminde de önemli yapılarla çevrili olan Çemberlitaş meydanının, Sultan II. Beyazıt döneminde Atik Ali Paşa tarafından inşa edilen külliye ve Nurbanu Sultan’ın isteğiyle Mimar Sinan tarafından yapılan Çemberlitaş Hamamı gibi yapılarla zenginleştirildiğini ifade etti.
Çemberlitaş sütununa Osmanlı döneminde eklenen çelik kasnaklardan dolayı bu ismi aldığını belirten Sav, Osmanlıların kasnakları yıprandıkça değiştirerek sütunun günümüze kadar ulaşmasını sağladığını vurguladı.
İstanbul'un 11 Mayıs 330'da Roma İmparatorluğu'nun yeni başkenti olmasıyla zafer kutlamalarının Çemberlitaş meydanında yapıldığını ifade eden Sav, "Meydanın etrafı iki katlı revaklarla çevriliydi ve bu revakların içinde dükkanlar bulunuyordu. İnsanlar burada alışveriş yapar ve sosyalleşirdi," dedi.
Murat Sav, sütunun tarihçesi hakkında daha fazla bilgi vererek, 7-8. yüzyıllarda Nuruosmaniye Camisi'ne bakan cephede, anıtın kaide kısmının bitişiğine Konstantinos adına bir şapel inşa edildiğini ve burada önemli heykeltıraşların yaptığı Zeus, Athena ve Poseidon heykellerinin yer aldığını söyledi. Sav, Nuruosmaniye Camisine doğru olan alanda devasa bir senato evinin bulunduğunu ve bu evin içerisinde Efes Artemis Tapınağı'nın bronz kapılarının kullanıldığını belirtti.
Sav, bölgenin bir zamanlar nekropol yani mezarlık olduğuna dikkat çekerek, geniş bir alanda sırt olarak kullanılan bu bölgede bir buçuk metre dolgu çalışması yapıldığını ifade etti. Osmanlı döneminde de bu alanda önemli yapıların inşa edildiğini belirten Sav, "Atik Ali Paşa, Sultan II. Beyazıt döneminde burada kendi külliyesini inşa etti. Deniz tarafına ise 16. yüzyılın başlarında Elçi Hanı inşa edildi," dedi. Sav, Elçi Hanı'nın yabancı elçilerin zorunlu olarak misafir edildiği bir yer olduğunu da ekledi.
Nurbanu Sultan'ın isteğiyle Mimar Sinan’ın Çemberlitaş Hamamı’nı meydana inşa ettiğine dikkat çeken Sav, "Buraya inşa edilen önemli yapılardan biri de Köprülü ailesi tarafından kendi külliyelerine bağlı olarak 1600'lü yıllarda inşa edilen Vezir Hanı'dır. Ayrıca, 18. yüzyılın ortalarında Nuruosmaniye Külliyesi de bu alana inşa edilmiştir," dedi.
Çemberlitaş sütununun Osmanlı döneminde çelik kasnaklarla güçlendirilmesi nedeniyle bu ismi aldığını belirten Sav, Osmanlıların kasnakları yıprandıkça değiştirerek sütunun günümüze kadar ulaşmasını sağladığını vurguladı.
Murat Sav, Sultanahmet'e giden bugünkü tramvay yolunun Romalılar döneminde tören yolu, Osmanlı döneminde ise divan yolu olduğunu kaydederek, Hristiyanlık öncesi, Hristiyanlık ve İslamiyet dönemlerinde törenlerin, kutlamaların farklı şekillerde bölgede her zaman devam ettiğini belirtti. Sav, günümüzde de bu alanın tarihine uygun şekilde değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, "Belki etrafını biraz daha rehabilite ederek kullanmak çok daha güzel olur," diyerek sözlerini tamamladı.
Kaynak: AA
Arkeolojiye dair daha fazla içerik için Arkhe Arkeoloji Dergisi ve Arkhe Kitap bölümlerini ziyaret etmeyi unutmayın.