Erken dönemlerden itibaren başlayan cam üretimi Orta Çağ’da da devam etmiştir. Bizans Dönemi’nde cam üretimi yöneticilerin himayesinde devam etmiştir. MS 337 yılında cam ustalarının vergiden muaf tutulduğu bilinmektedir.
Erken Hıristiyanlık Dönemi’nin karakteristik eser grubu altın sandviç tekniği kullanılarak üretilmiş olan eserlerdir. Bu eser grubundan günümüze ulaşan örnekler diplerinde iki cam arasına altın yaldız boyama tekniği ile dekorasyon yapılmış olan kâselerdir. Bu teknikle uygulanan süslemelerin genel tipolojisi ise Erken Hıristiyanlık ikonografisini yansıtmaktadır.
Bu eserlerde yeni yeni kabul görmeye başlayan Hıristiyanlık unsurları ve çok tanrılı inanca ait unsurlar bir sentez içerisinde yansıtılmıştır.
MS 7. yüzyılda Mısır, Suriye ve Filistin gibi önemli cam üretim merkezlerinin Araplar tarafından ele geçirilmesi Bizans cam üretimini olumsuz yönde etkilemiştir. Özellikle Emeviler ve Abbasiler dönemlerinde yaşanan kültürel ve sanatsal anlamdaki gelişmeler cam sanatında da etkisini göstermiştir. Abbasilerin başkenti olan Rakka’da cam eserlerin de arasında bulunduğu lüks eserler dikkat çeker.
Erken Bizans Dönemi cam eserleri arasında hacı kapları olarak adlandırılan grup ayrı bir yere sahiptir. Kalıba üfleme tekniği kullanılarak üretilen bu grup, altıgen ya da sekizgen gövdeli şişelerden oluşmaktadır. Bazıları kulplu bazıları kulpsuz olarak üretilmiş olan bu şişeler İbrani ya da Hıristiyan sembolleri ile bezelidir. Bu şişeler hacılar tarafından kutsal yağları taşımak amacıyla kullanılmıştır.
Orta Çağ cam üretiminde Anadolu’nun rolü oldukça önemlidir. Bizans Dönemi öncesinde de Anadolu’da varlığı bilinen cam atölyeleri bu dönemde de kullanılmıştır. Anadolu’nun pek çok bölgesinde cam endüstrisinin varlığını ispatlayan izler bulunmaktadır.
Erken ve Orta Bizans dönemlerinde Anadolu’nun bilinen önemli cam üretim merkezlerinden biri Sardes diğeri ise Anamur’dur. Orta Bizans Dönemi’nde ise Antakya’nın önemli bir cam üretim merkezi olduğu bilinmektedir. Yine Orta Bizans Dönemi’nde başkent İstanbul’da cam üretiminin yapıldığı bilinmekle birlikte bu konudaki bilgiler sınırlıdır. Bu eserlerin yerel ustalar tarafından mı göçmen ustalar tarafından mı üretildiği bilgisi kesin değildir. Başkentteki eser gruplarına bakıldığında buradaki cam eserlerin bazılarının göçmen ustalar tarafından üretildiğini ya da başka bölgelerden ithal edildiğini söylemek mümkündür. Özellikle 13. yüzyıla tarihlenen eser grupları arasında bu düşünceyi destekleyen örnekler mevcuttur.
Orta Çağ’da yaşanan ekonomik zorluklar cam endüstrisini de etkilemiş, bu sebeple üretimde maliyeti az ve daha kolay teknikler tercih edilmiştir. Bu dönemde Bizans İmparatorluğu sınırlarındaki bir diğer önemli cam üretim merkezi Yunanistan’da bulunan Korint’tir. Yunanistan’da cam üretimine dair daha önceki dönemlere ait hiçbir veri bulunmamasına rağmen Korint’te 11. yüzyıla ait iki cam atölyesi bulunmuştur.
Camın üretilmeye başladığı ilk dönemlerde önemli merkezlerden biri olan Mısır, Orta Çağ’da da önemini korumuştur. Cam üretiminin önemli merkezlerinden olan Suriye ile ticaret ilişkisi de bu dönemde devam etmiştir. Bu dönemde devam eden Arap istilaları ticari ilişkileri olumsuz yönde etkilememiştir. Mısır’ın önemli ticaret kentlerinden biri olan Fustat bu dönemde İslam camlarının üretimi ve ticareti açısından önemli bir merkezdir.
12. ve 13. yüzyıllar Hıristiyanlar ve Müslümanlar arasındaki mücadelelere sahne olmuştur. Bu dönemde önemli bir geçiş noktası konumunda olan Anadolu’da pek çok kültürün etkileşimi sayesinde farklı bir sanat üslubu oluşmuştur. Bu durum, diğer sanat kollarında olduğu gibi cam sanatında da etkili olmuştur. Bu eserlerin yerel ustalar tarafından yapılıp yapılmadığı kesin olarak belli değildir.
Bizans Dönemi’nde cam pek çok alanda yaygın olarak kullanılmıştır. Bunlar arasında günlük kaplar, çeşitli aydınlatma gereçleri, pencere camları, mozaikler ve pek çok lüks eşya vardır.
Bu dönemde lüks objelerin genellikle başkent Konstantinopolis’teki saray atölyelerinde üretildiği bilinmektedir. Bizans İmparatorluğu lüks cam objeleri komşularıyla olan diplomatik ilişkilerinde hediye amaçlı kullanmış, bu durum lüks cam objelerin el değiştirmesine ve farklı bölgelere yayılmasına sebep olmuştur. Lüks camların üretiminde uzun yıllar Bizans İmparatorluğu’nun tekelinde olan altın yaldız ve emay tekniği bu dönemde Suriye’deki atölyeler de de üretilmeye başlanmıştır. Ticari ilişkiler sayesinde bu eserler Avrupa’ya kadar yayılmış ve Venedik’te bulunan atölyelerde kopyaları üretilmiştir. Bizans sonrasında Anadolu’da Selçukluların devam ettirdiği cam sanatı daha çok mimariye bağlı olarak gelişmiştir. Özellikle Kubadabad Sarayı kazılarında ele geçen renkli pencere camları Anadolu Selçuklularının bu konuda zengin işçiliğini belgeler niteliktedir. Pencere camları dışında günlük kullanıma yönelik olarak üretilmiş kaplar da vardır.
Osmanlı Dönemi’nde ise cam üretimi diğer bütün mesleklerde olduğu gibi belli kurallara bağlanmıştır. Süleymaniye Camii’nin muhasebe defterlerinde yapının inşasında çalışan diğer ustalar gibi cam ustalarının da cami içerisinde çalışacakları bölümler, yapacakları işler ve alacakları ücretler kayıt altına alınmıştır.
Özellikle 17. ve 18. yüzyıllarda geleneksel Türk camcılığı oldukça gelişmiştir. III. Mustafa Dönemi’nde Tekfur Sarayı civarının şişe ve camcılık merkezi olduğu bilinmektedir. Bu dönemde bütün cam atölyeler padişaha aittir. Cam ustalarına kiralanan yerler dışında üretim yapılmasına izin verilmemiştir. Yerel atölyelerde üretilen cam eşyaların yanı sıra Venedik’ten ithal edilen camların varlığı da bilinmektedir. 18. yüzyılda Venedik’in Avrupa cam üretimi ve ticaretindeki yeri oldukça büyüktür.
I. Mahmut Dönemi’nde Fransa’dan İstanbul’a cam ustaları getirilmiştir. II. Selim Dönemi’nden itibaren ise Osmanlı’dan İtalya’ya camcılık eğitimi almak üzere gönderilen kişilerin varlığı bilinmektedir.
19. yüzyılda bir Musevi olan D. Modiano tarafından Paşabahçe’de kurulan cam tesisi Osmanlı’da camın endüstrileşmesine büyük katkı sağlamış ve 1902 yılında beş yüz işçi çalıştırır duruma gelmiştir. Osmanlı Dönemi camcılığında günlük kullanım eşyalarının üretiminin yoğun olduğu bilinmektedir. Günümüze ulaşan örnekler ise daha çok saraya ve varlıklı ailelere üretilen eserlerdir. Bunlar arasında çeşmibülbüller ve üzeri bezenmiş Beykoz işi olarak adlandırılan eserler özel bir yere sahiptir. Bu tür lüks objelerin çeşitliliği Osmanlı Dönemi’nde cam üretim tekniklerinin ileri düzeyde olduğunun göstergesidir.
20. yüzyılda teknolojinin gelişmesinin de etkisiyle cam endüstriyel bir ürün haline gelmiş ve hayatın hemen her alanına dahil olmuştur. Oldukça çeşitli alanlarda kullanılan cam aynı zamanda sanatsal alanda da kullanılmıştır.
Günümüzde de yaygın olarak kullanılan camın üretiminde makineler kullanılmaya başlanmıştır. El işçiliği ile yapılan cam eserler daha maliyetliyken makinelerde seri üretimle üretilen ve günlük kullanıma yönelik cam objeler daha ucuzdur.
Kaynaklar:
Erten, E., “Anadolu’dan Örneklerle Demir Çağı’nda Cam”, OLBA, IX, s. 95-110, 2004.
Uçkan, B.Y., “Cam Tarihine Genel Bir Bakış”, Anadolu Sanat Dergisi, Sayı 19, sf. 97 – 109, Eskişehir, 2008.
Uçkan, B.Y., “Cam Sanatı Tarihi İçinde Bizans Dönemi’nin Yeri”, Anadolu Sanat Dergisi, Sayı 8, sf. 145 – 166, Eskişehir, 1998.
Taştemür, E., “Arkeolojik Veriler Işığında Camın Tarihsel Süreci”, Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, Cilt:7, Sayı:13, s. 67 – 91, 2017.