Arkeolojik Veriler Işığında Türkiye'nin En Eski Kültürleri MÖ 1.000.000 – 550
Ülkemizin kültür mirası, uygarlık tarihinin çok küçük bir dilimini temsil eden ve daha çok kolay algılanır anıt yapıların bulunduğu Efes, Bergama, Boğazköy gibi büyük ören yerleriyle özdeşleşmiştir. Buna karşın görkemli uygarlıkların nasıl geliştiğini ortaya koyan, onların önaşamalarını temsil eden dönemler göz ardı edilmiş, çalışmalar Erken Cumhuriyet Dönemi’nde kazısı yapılan Alişar, Alacahöyük, Troya gibi birkaç kazı yeriyle sınırlı kalmıştır. Araştırmaların sınırlılığı, uygarlığın gelişim sürecinin öğrenilip benimsenmesini engellemiş, kalıp bilgilerin ezberleme düzeyinde kalmasına neden olmuştur. Anadolu arkeolojisi 1950’li yıllardan sonra çok az yeni bilginin üretildiği durağan bir döneme girmiştir. Oysa bu süreç içinde çevremizdeki ülkeler arkeolojiye önem vermiş, çok sayıda yeni yer kazılmış ve varlığı önceden bilinmeyen kültürlerin izleri ortaya çıkarılmıştır. Bu süreçte Anadolu’nun tarihöncesi ve öntarih çağları, Balkan, Ege ve Yakındoğu uygarlıklarının gölgesinde kalarak önemsizleşmiştir. Bununla birlikte 1968 Keban Baraj Alanı kurtarma kazılarının getirdiği ivme ve heyecan giderek tüm ülkeye yayılmış ve Türkiye’de bir "arkeoloji patlaması” yaşanmıştır. Türkiye halen, bölgesinin arkeolojik bakımdan en az araştırmış ülkesi konumundadır; bazı bölgelerimizin geçmişiyle ilgili hiçbir bilgimiz olmadığı gibi, ülkemizin topraklarında gelişen birçok özgün kültürü de ancak yeni yeni tanımaya başladık. Araştırmaların bu kısıtlılığına karşın son 20-30 yıl içinde ortaya çıkan sonuçlar, dünya uygarlığının gelişim sürecine bakışımızı tümüyle değiştirecek kadar önemli ve çarpıcı olmuş, düşünce sistemimizi zorlamaya başlamıştır.
Uzun yıllar Anadolu ve çevresindeki ülkelerde çalışmış olan meslektaşlarımız Antonio Sagona ve Paul Zimansky, ortaya çıkan yeni bulguların ışında Anadolu ve Trakya’nın tarihöncesi ve öntarih dönemlerini ele alarak yeniden değerlendirmiş, Anadolu’nun uygarlığın gelişim süreci açısından taşıdığı önemi vurgulamışlardır. Son yıllarda ortaya çıkan bilginin alışılagelenden farklılığı ve yoğunluğu, geleneksel kalıpları öylesine zorlamaktadır ki, ortaya çıkan yeni tabloyu konunun uzmanları olarak bile algılamakta güçlük çekmekteyiz. Önceki yıllarda Alacahöyük ve daha sonra Çatalhöyük buluntularının yarattığı şaşkınlığı, günümüzde Göbekli Tepe, Körtik Tepe, Aşıklı Höyük, Tepecik-Çiftlik, Seyitömer ve Küllüoba gibi çok sayıda kazı yerinde yaşamaktayız. Bu yeni bulguların uygarlık tarihine bakış açımıza doğru olarak yansıyabilmesi için kuşkusuz zamana gerek vardır. Yazarlar bu kitapla güç olanı başarmış, başlangıcından Demir Çağı’nın içlerine kadar olan süreci çeşitli yönleriyle ele almışlardır. Kitap bir yanda dönemsel, kültürel ve bölgesel farklılıkları çok açık bir biçimde vurgularken, aynı zamanda bütüncül bir bakış açısını kaybetmeden kültürel sürekliliği yansıtabilmiştir.
(Tanıtım bülteninden)
Arkeolojiye dair daha fazla içerik için Arkhe Arkeoloji Dergisi ve Arkhe Kitap bölümlerini ziyaret etmeyi unutmayın.
Arkeolojik Veriler Işığında Türkiye'nin En Eski Kültürleri MÖ 1.000.000 – 550
- Ürün Kodu: KP0417
Arkeolojik Veriler Işığında Türkiye'nin En Eski Kültürleri MÖ 1.000.000 – 550
Ülkemizin kültür mirası, uygarlık tarihinin çok küçük bir dilimini temsil eden ve daha çok kolay algılanır anıt yapıların bulunduğu Efes, Bergama, Boğazköy gibi büyük ören yerleriyle özdeşleşmiştir. Buna karşın görkemli uygarlıkların nasıl geliştiğini ortaya koyan, onların önaşamalarını temsil eden dönemler göz ardı edilmiş, çalışmalar Erken Cumhuriyet Dönemi’nde kazısı yapılan Alişar, Alacahöyük, Troya gibi birkaç kazı yeriyle sınırlı kalmıştır. Araştırmaların sınırlılığı, uygarlığın gelişim sürecinin öğrenilip benimsenmesini engellemiş, kalıp bilgilerin ezberleme düzeyinde kalmasına neden olmuştur. Anadolu arkeolojisi 1950’li yıllardan sonra çok az yeni bilginin üretildiği durağan bir döneme girmiştir. Oysa bu süreç içinde çevremizdeki ülkeler arkeolojiye önem vermiş, çok sayıda yeni yer kazılmış ve varlığı önceden bilinmeyen kültürlerin izleri ortaya çıkarılmıştır. Bu süreçte Anadolu’nun tarihöncesi ve öntarih çağları, Balkan, Ege ve Yakındoğu uygarlıklarının gölgesinde kalarak önemsizleşmiştir. Bununla birlikte 1968 Keban Baraj Alanı kurtarma kazılarının getirdiği ivme ve heyecan giderek tüm ülkeye yayılmış ve Türkiye’de bir "arkeoloji patlaması” yaşanmıştır. Türkiye halen, bölgesinin arkeolojik bakımdan en az araştırmış ülkesi konumundadır; bazı bölgelerimizin geçmişiyle ilgili hiçbir bilgimiz olmadığı gibi, ülkemizin topraklarında gelişen birçok özgün kültürü de ancak yeni yeni tanımaya başladık. Araştırmaların bu kısıtlılığına karşın son 20-30 yıl içinde ortaya çıkan sonuçlar, dünya uygarlığının gelişim sürecine bakışımızı tümüyle değiştirecek kadar önemli ve çarpıcı olmuş, düşünce sistemimizi zorlamaya başlamıştır.
Uzun yıllar Anadolu ve çevresindeki ülkelerde çalışmış olan meslektaşlarımız Antonio Sagona ve Paul Zimansky, ortaya çıkan yeni bulguların ışında Anadolu ve Trakya’nın tarihöncesi ve öntarih dönemlerini ele alarak yeniden değerlendirmiş, Anadolu’nun uygarlığın gelişim süreci açısından taşıdığı önemi vurgulamışlardır. Son yıllarda ortaya çıkan bilginin alışılagelenden farklılığı ve yoğunluğu, geleneksel kalıpları öylesine zorlamaktadır ki, ortaya çıkan yeni tabloyu konunun uzmanları olarak bile algılamakta güçlük çekmekteyiz. Önceki yıllarda Alacahöyük ve daha sonra Çatalhöyük buluntularının yarattığı şaşkınlığı, günümüzde Göbekli Tepe, Körtik Tepe, Aşıklı Höyük, Tepecik-Çiftlik, Seyitömer ve Küllüoba gibi çok sayıda kazı yerinde yaşamaktayız. Bu yeni bulguların uygarlık tarihine bakış açımıza doğru olarak yansıyabilmesi için kuşkusuz zamana gerek vardır. Yazarlar bu kitapla güç olanı başarmış, başlangıcından Demir Çağı’nın içlerine kadar olan süreci çeşitli yönleriyle ele almışlardır. Kitap bir yanda dönemsel, kültürel ve bölgesel farklılıkları çok açık bir biçimde vurgularken, aynı zamanda bütüncül bir bakış açısını kaybetmeden kültürel sürekliliği yansıtabilmiştir.
(Tanıtım bülteninden)
Arkeolojiye dair daha fazla içerik için Arkhe Arkeoloji Dergisi ve Arkhe Kitap bölümlerini ziyaret etmeyi unutmayın.
- Marka: Arkeoloji Sanat Yayınları
- Görüntülenme Sayısı: 3794
- Stok Durumu: 5