Quick Links


Place here any module, widget, design or HTML. for example menu, categories

850 TL ve üzeri ücretsiz kargo!

Poco theme
0
Shopping Cart (0)
0 ürün - 0,00TL
0
Alışveriş Sepeti (0)
0 ürün - 0,00TL

ROMA HUKUKUNUN POLİTİK GÜNCELLİĞİ ÜZERİNE

By C. Cengiz. Çevik - 14 Nis 2023 609 0 comments
ROMA HUKUKUNUN POLİTİK GÜNCELLİĞİ ÜZERİNE

ROMA HUKUKUNUN POLİTİK GÜNCELLİĞİ ÜZERİNE

Günümüze kadar gelen hukuk sistemleri içinde en bilinen ve etkili olanlardan biri Roma hukukudur, buna karşılık çoğu kere antikitede çağdaşı olan Yunan hukukundan bahsetme gereğini hissetmiyoruz. Elbette hukuksuz bir kültür veya toplum düşünülemez, hukuk insan ve devlet işlerinin doğru bir şekilde yürütülmesi için gereklidir, tarihsel Yunan deneyimi de bu açıdan bakıldığında hukuktan yoksun değildir. Örneğin Drakon ve Solon’un yasal düzenlemeleri iyi bilinmektedir, keza Kleisthenes’in MÖ 507’de Atina’da demokrasiyi tesis etmesinden sonra “halk meclisi” anlamındaki ekklesia’dan oylamayla daha temel hükümler içeren yasalar (nomoi) veya kararnameler (psephismata) çıktığı, kamusal veya özel davaların görüldüğü, Atina toplumuna has yasal kurum ve ilkelerin düzenlendiği açıktır. Aksi de düşünülemezdi, zira her politik yapı bir hukuk sistemine ihtiyaç duyar. Neticede Yunan ve Roma’ya ait tarihsel deneyimler arasındaki etkinlik kıyasında farkı ortaya çıkaran hukuktan yoksunluk değil, birinin diğerinden daha etkili olup çağlar boyunca önemini yitirmemiş olmasıdır. 
Roma hukukunun başlıca bölümleri “vatandaş hukuku” olarak çevirebileceğimiz ius civile ile önceleri sadece yabancılara uygulanan ama sonra hem Romalılara hem de yabancılara uygulanarak ius civile’ye dahil edilen ve “kavimler hukuku” olarak çevirebileceğimiz ius gentium’dur. Kuşkusuz hukukun bu bölümleri kendi içlerinde, çağlar boyunca farklı düzenlemelere konu olmuştur. Burada Roma hukukunun içeriği değil, çağlar içinde kazandığı tarihsel anlam ve önem üzerinde duracağız. Joseph W. Planck’ın “The Survival of Roman Law” başlıklı makalesinde ele aldığı gibi, beşinci yüzyıldaki barbar istilaları bile Roma hukukunu tümüyle ortadan kaldırmamış, Roma hukuku, yazarın ifadesiyle, Gallia, Hispania ve Italia’daki “Romalılaşmış halklar” tarafından uygulanmaya devam etmiştir. Burada Roma hukukunun çağlar içindeki sürekliliğinin nedenlerine dair iki önemli ipucu olduğunu ifade etmek istiyorum, birincisi Romalılaşmanın Roma hukukuna olan ihtiyacı taze tutuyor olması, ikincisi ise yazarın da dikkat çektiği gibi barbar yasalarının daha karmaşık bir medeniyeti yönetmede yetersiz kalmasıdır. Bu iki unsur da politik etkinlikten bağımsız düşünülemez, yüzyıllar boyunca bilinen coğrafyanın büyük bir bölümünü yönetmiş olan Roma’nın, kendi hukuk sistemini imparatorluk çöktükten sonra bile yaşayacak şekilde aynı coğrafyaya adeta mıhlaması şaşırtıcı değildir. 
Bu bağlamda bir toplum için “Romalılaşma” Roma yaşam tarzını ve ideallerini benimseme, kurum ve ilkelerine boyun eğme anlamını taşıyorsa, ki öyledir, onun hukuk sisteminden kaçması da mümkün değildir. Roma hukuku nasıl Roma için merkezden yönetme alışkanlığının kurumsal ve ilkesel bir ifadesiyse, aynı şekilde Roma’ya tabi olanlar için de yönetilme alışkanlığını ve tek bir egemen güce bağlı olma kararını ifade eder. Bu hususun üzerinde dikkatle durulmalı. 
Anthony Pagden’ın “Avrupa: Bir Kıtayı Kavramsallaştırma” başlıklı ufuk açıcı makalesinde ikinci yüzyılda Roma imparatoru Antonius Pius’a “Tüm Dünyanın Efendisi” (dominus totius orbis) olarak hitap edildiği bilgisi şöyle yorumlanır: “Bu durum sadece, kendi sınırlarının dışında yaşayanlar kabul etsinler ya da etmesinler, Roma siyasal âleminin ve insan cinsinin yekvücut hale getirildiğine ilişkin uzun zamandan beri duyulan Roma inancına hukuki bir ifade kazandırdı.” Yazar Roma’nın sadece politik bir âlem olarak görülemeyeceğine dikkat çekerek, Roma’nın “tüm insanlık için tek bir yasa olasılığına duyulan Stoacı inancın cisimleşmesi” olduğunu belirtir. 
Burada bahsedilen Stoacı inanca bir parantez açmak faydalı olacaktır. Stoa felsefesi bir “teklik” veya “birlik” (unitas) düşüncesi üzerine kurulmuştur, kurucu Zenon tek bir tanrı ve tek bir dünya olduğunu düşünür ve ona göre evrenin parçaları merkeze doğru hareket eder. Aklı olup da onu kullanan, aklı olmayıp da haliyle onu kullanamayandan daha iyidir, evrenden daha iyi bir şey olmadığına göre, evren de akıl sahibidir ve onu kullanır. Kurucu Zenon’un bu Stoacı varsayımları sadece fizik ve teoloji bağlamında tanrı veya kader olgularını açıklamakla kalmaz, bize politik bağlamda Roma’nın yönetici konumunu ifade eden merkezî kimliği ve diğer tüm unsurların merkeze yani bizzat ona doğru hareket ettiği, başka deyişle ona tabi olduğuyla ilgili anakronik bir benzetme yapma imkânını tanır.

Makalenin devamını Arkhe Dergisi 22. Sayı: Çağlar Boyu Suç ve Ceza sayısından okuyabilirsiniz. 

Görsel: Adaletin Zaferi - Gabriel Metsu tarafından

Yeni Ürünler

Özel Ürün
Yeni

İlkel Kültür

646,00TL 680,00TL
Yeni
Yeni

Arkeofili

185,00TL
Özel Ürün
Yeni

Luviler

427,50TL 450,00TL
Yeni
2-3 gün içinde
Özel Ürün
Yeni

Anadolu Kültür Tarihi

451,25TL 475,00TL
Özel Ürün
Yeni

Hellenistik Dünya Tarihi

427,50TL 450,00TL
Özel Ürün
Yeni
Özel Ürün
Yeni

Related Article

Eski Mezopotamya’da Hukuk

Eski Mezopotamya’da Hukuk Hukuk kurallarının ne zaman ve nasıl oluştukları hususu yeterince açık ..

Related Products

Özel Ürün
Yeni